Siparişle not verirler

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD dönüşü uçakta çok önemli açıklamalar yaptı. S&P, Moody’s ve Fitch gibi kredi derecelendirme kuruluşları için mükemmel bir saptama yaptı: Dünyanın en önemli şirketleriyle görüştük. ‘Türkiye’de yatırım koşulları yok olmuştur’ diyen yok. Bunlar siparişle not veriyor, güvenirlikleri hiç yok.

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 25 Eylül 2016 Güncelleme 25 Eylül 2016, 01:47
Siparişle not verirler

İÇİNDEKİLER

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler'de yaptığı tarihi konuşma ile gündemi sarstı. New York'ta kaldığı süre içinde çok önemli görüşmeler yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, dönüş yolunda gazetecilere önemli açıklamalar yaptı:

New York'ta CEO'larla, iş dünyasıyla temaslarınız nasıl geçti? Kredi derecelendirme kuruluşlarıyla ilgili eleştirel tavrınız devam ediyor mu?
Temaslarımız gayet verimliydi. 'Türkiye'de yatırım koşulları yok olmuştur' diyen tek bir yatırımcıya rastlamadım. Kredi derecelendirme kuruluşlarını ciddiye almadığım doğru. Bunu bir televizyon mülakatında da sordular. Bunların çoğu sipariş üzerine derece verdiklerini, dolayısıyla güvenilir olmadıklarını düşünüyorum. Bize kendilerince kusur bulurken, batmak üzere olan bir ülkenin durumunu dört derece birden yükselttiler. Bunları görüp yaşadığımız için onların değerlendirmelerine de güvenmiyoruz.

FETÖ elebaşı Gülen'in iadesi konusunda ABD sizce niye direniyor?
Biz iade talebiyle ilgili olarak üzerimize düşeni yapıyoruz. Meseleyi Obama'ya, Biden'a anlattık. ABD makamlarına 17-25 Aralık'la alakalı 85 koli belge gönderdik, 15 Temmuz ve sonrası ile ilgili yargıda birikenler de gönderiliyor. Adalet bakanlıklarımız görüşmeye devam ediyor.

Türkiye'nin uyarılarına rağmen, Savunma Bakanı Ashton Carter, PYD'ye silah verdiklerini ve onları desteklemeyi sürdüreceklerini açıkladı.
Bizim itiraz ettiğimiz husus, terör örgütü olan PYD/YPG'ye silah verilmesidir. Ama o kadar çarpık bir yapı var ki. Biden'a, Kobani'ye iki uçak dolusu silah indirdiklerini söyledim. 'Haberim yok' dedi. 'Benim haberim var' dedim. Bu nasıl bir iştir? Biden 'Haberim yok' diyor, ertesi gün de Carter çıkıp 'Silah verdik, vermeye de devam edeceğiz' diyor.

Rakka operasyonunun, ABD-Türkiye tarafından birlikte gerçekleştirilebileceğinden söz ettiniz. Bu arada operasyonda PYD/ YPG'nin yer alması durumunda Türkiye'nin yer alma ihtimali var mı?
Başta dışişleri bakanlarımız olmak üzere yetkililerimiz Rakka konusunu görüşüyorlar. Ama ABD'lilerin tavrını henüz net olarak görmediğimiz için şu an bir şey diyemeyiz. Tabii ki ABD Rakka işini PYD ve YPG ile gerçekleştirmek isterse, Türkiye olarak böyle bir operasyonda yer almayız. Ama bu işe PYD ve YPG'yi sokmazlar ise bu mücadeleyi ABD ile birlikte verebiliriz.


TAKVİM Genel Yayın Yönetmeni Ergün Diler de, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın ABD seferinde yer aldı.

Gülen'in ABD'den başka bir ülkeye gidişi için zemin hazırlandığı iddiaları var. Böyle bir resmi bilgi var mı?
Bu tür iddialar var. Bu tür iddialar bizim aleyhimizde olan şeyler değil. Başka bir ülkeye gitseler de, kaybedecekler. Gittiği ülkeye markaj yaparız. Hepsinden önemli olan şey, halkımın bunları artık tanımış olmasıdır. Süreç artik onların lehlerinde değil, onların aleyhlerinde işliyor. İnşallah neticeyi de bir an önce görürüz.

Demirtaş'ın Kuzey Irak ziyaretini, Barzani ile görüşmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yakın zamanda arkadaşlarımız da Kuzey Irak'a bir heyet gönderecek. Barzani'yle görüşmeleri olacak. O değerlendirmelerden sonra gerekeni yaparız. Ama Kuzey Irak'a gittiklerinden söz ettiğiniz o kesimler, son dönemde, Türkiye'de de dünyada da puan kaybettiler. Kendilerince, dışlanmışlıklarını azaltma gayretleri var. Ama artık mümkün değil. Kamuoyu araştırmaları da ne durumda olduklarını net ortaya koyuyor. Kürt kökenli vatandaşlarım bunlara karşı tavrını netleştirdiği sürece bölücü örgüt Türkiye'de aradığını bulamayacak.

Kamuoyundaki anti-Amerikancılık, Latin Amerika ülkelerinde de var. Hatta oralarda, "Amerika'da niye darbe olmuyor, çünkü Washington' da ABD büyükelçiliği yok!" diyenler bile var. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Önemli olan darbeye karşı net bir şekilde demokrasinin yanında yer almaktır. Bağlantısızlar zirvesine dışişleri bakanımız katıldı. Oradaki temasların olumlu geçtiği söylendi. Malumunuz, ilginçtir, Mısır'daki darbeyi milli savunma bakanı yapıyor. Bu zat, Mursi'nin arkasında namaz da kılarmış. Tezgah çok çirkin. Şimdi o darbeci, ABD'de hem Trump hem de Clinton ile görüşmüş. Kim demokrat, kim kime sahip çıkıyor görüyoruz. Bir yandan küresel barış konuşuluyor. Diğer yanda ise Ortadoğu adeta kan gölü, Tunus, Libya, Yemen'de yaşananlar ortada.

Suriye'de geçiş süreciyle ilgili olarak Rusya-ABD arasında yakınlaşma var mı?
Dün bir üçlü görüşme oldu dışişleri bakanları arasında. Olumlu netice çıkmadı, ama takip ediyorlar.

Fırat Kalkanı harekatı ne durumda?
(Ekrana haritayı yansıtarak) Biliyorsunuz, Cerablus'a girerek başladık. Eğit donat programı içinde eğittiğimiz 1400 - 1500 ılımlı muhalifle girdik. Biz buraya girince, DAEŞ güneye kaçtı. Münbiç var. Nüfusunun yüzde 95'i Arap. Yani burası, PYD ve YPG'lilerin yaşadığı bir yer değil. Ama ABD, buradaki operasyonları, çok önemsediği PYD ve YPG ile yapmak istiyor. DAEŞ'in Cerablus'u boşaltmak zorunda kalmasının ardından ise, oraya Cerablus sakinleri yerleşti. Şimdi Münbiç'e de geri dönüş başlıyor. Sınıra yakın bölgelerin iç kısımda 10 bin konut yapma hedefimiz var. Arabistan'la müşterek yapacağız bunu. Hedefimiz, mültecileri çadır kentlerde yaşamaktan kurtarmak.

PYD Münbiç'ten çıktı mı?
Şu anda sadece cüzi olarak varlar. Orası güvence altına alındığında hiçbiri orada kalamayacak.

PUTİN DE 'EVET' DEDİ
Erdoğan, "ABD, güvenli bölge konusunda başından beri bize evet diyor. Putin de 'hayır' demiyor. Önemli olan koalisyon güçlerinin yani 65 ülkenin vereceği destektir. Böyle bir destek çok önemli" dedi.

FETÖ İLE MÜCADELEDE TEHLİKE GEÇTİ Mİ?
Biliyorsunuz, FETÖ konusunda kanser hücresi benzetmesini yaptım. Metastas yapmış durumda. kanserli hücreler tümüyle ortadan kaldırılmadan, bu işin bittiğini söylersek kendimizi aldatırız. FETÖ ile iltisaklı memurları görevden alma işlemi bu mücadele çerçevesinde gerçekleştiriliyor. Bu mücadelede ana muhalefet liderinde MHP'deki hassasiyeti görememek üzücü. OHAL'in amacı da bu mücadelenin en etkin biçimde verilmesi. Bunların pek çok kurumda yuvalandıklarını biliyoruz. 'At izi it izine karışmış' dedim. 17-25 Aralık'ta yargı ve polisteki elemanlarıyla darbeye kalkışmışlardı. Sonra TSK içindeki süreci öne çektiler. Çünkü ağustos şurasında bir şeyler olacağını tahmin ettiler.

'PARİS'TEKİ HASSASİYETİ 15 TEMMUZ'DA GÖREMEDİK'
BM'de 'Milletim olmasa burada olmazdım' dediniz. İkili görüşmelerde 15 Temmuz konuşuldu mu? Tabii ki konuşuluyor. Genel itibarıyla itiraflar olumlu, olumsuz itiraf yok. Bu süreç içerisinde en samimi yaklaşımı Katar sergiledi. İlk andan itibaren sürekli irtibat halinde olduk. Avrupa Konseyi Genel Sekreteri'nin gelmesi de önemliydi. Paris'e teröre karşı dayanışma için gidenler, keşke aynı dayanışmayı darbe girişimi karşısında da sergileselerdi. Zira burada basit bir terör hadisesi yok.