BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 25 Ağustos 2016

İstiklal ruhu

Başkomutanımız-Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan gönül tellerimizi titreten, duygusal konuşmasını yapıyor. Gözlerim nemli. Heyecanlıyım. Türk Ordusu Cerablus'a doğru gidiyor. İşgalcilere, haritacılara, işbirlikçilere, 100 yıllık büyük oyunculara meydan okunuyor.
Kahraman şehidimiz Ömer Halisdemir'in kanını yerde bırakmıyorlar. Ankara, İstanbul, Elazığ, Gaziantep'te toprağa düşen canlarımızın kanlarını yerde bırakmıyorlar.
Taşeronlar, PKK-PYD-DAEŞ, onlara destek olan FETÖ'cülerin militanları birer birer yok ediliyorlar. Aziz milletimizin gönlü, kalbi, duyguları onlarla beraber. İstiklal Marşı'nı yazarken Mehmet Akif ne düşünüyorsa, milyonların aklından o veciz cümleler geçiyor:
"Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım; / Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! / Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
/ Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
***
Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar.
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. / Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar, / 'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?
***
Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın. / Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın, / Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın." Başkomutanımız Tayyip Erdoğan'ı 15 Temmuz'da devirmek istediklerinde aziz milletin duvarlarında nasıl eridiklerini düşünürken yeni bir tokat yediler. 'Fırat Kalkanı' boyunlarına dolandı. Türk milletinin bir ölürken, bin dirildiğini daha çok görecekler. Türk Milleti'ni iyice tanıyacaklar. 80 milyon kenetlenince neler yapacaklarını iyi düşünecekler.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan milletimize söz vermişti: "Suriye'de o haritaları size çizdirmeyeceğiz. Kuzey Suriye'de kukla PKK devleti asla kurdurmayacağız." Başkomutanımız sözünde durdu. Türk Ordusu, dün olduğu gibi bugünde, barış için, kan dökülmesini durdurmak için, Suriye'nin bölünmesine engel olmak için kahramanca Fırat'ın kollarına yürüdü.
Aziz milletimiz, Fırat Kalkanı'yla çok mesajlar veriyor: "Koridoru havaya uçurduk. İslamiyet'i katletmek için kurgulanmış DEAŞ'ı işgal ettiği yerden attık çıkardık. Suriye'yi bölen haritaları paçavraya çevirdik. Haçlıların kara ordusu PKK'nın inlerine girdik. Cerablus'a dokunanı yakacağımızı dünyaya ilan ettik. Türk Ordusu, 15 Temmuz yarasını çok çabuk sardı. PKK'nın, DAEŞ'in, DHKP-C'nin canlarımıza kasteden ellerini kırmaya kararlı olduğumuzu gösterdik.
Başbakan Binalı Yıldırım'ın, 'Düşmanları azaltma, dostları çoğaltma' kararlılığının Türkiyemizin önünü nasıl aştığını dosta düşmana gösterdik. Bu harekatı, bir yıl önce yapacaktık. FETÖ'nün satılmış adamlarının kumpaslarıyla, Suriye'de akan kana ancak bir yıl sonra müdahale etme imkânı bulduk. Kurulduğu söylenen o masada varız. Var olacağız." Başkomutanımız söylüyordu. "Suriye Türkiye'nin iç işidir." Yıllardır kan akıyor Suriye'de, Müslümanlar ölüyor. 100 yıl önce olduğu gibi cetvellerle harita çizenler çok rahatsız oldu bu sözlerden.
Algı operasyonlarıyla bu sözü evirdiler, çevirdiler. Aldılar cevabı.... Başkomutan Fırat Kalkanı ile haritacılara anlayacakları dilden mesajı verdi. "Türkiye, Suriye'de sahneye konulmaya çalışılan oyuna, oldu bittiye asla rıza göstermeyecektir.
Gerekirse meseleye bilfiil el koymak da dahil tüm imkânlarımızı kullanarak Suriye'nin toprak bütünlüğünü korumakta, bu ülkenin kendi halkının iradesiyle yönetilmesini sağlamakta kararlıdır." Biz, İslam coğrafyasına gözümüz gibi bakarız. Gönül Coğrafyamızda akan kanı durdurmak için can atarız.
Gururumuzu kimseye çiğnetmedik, çiğnetmeyiz. Bir gün gelir bugün Fırat, yarın başka kalkanları,topraklarımıza kem gözle bakanların boynuna geçiririz.
SIRA KANDİL'DE. Kandil'e de kardeşlik bayrağını dikeceğiz. Kürt kardeşlerimizi de katil PKK boyunduruğundan kurtaracağız.

SONUÇ: Dünyaya sesleniyoruz: "Başaramayacaksınız. Milletimizi bölemeyeceksiniz, bayrağımızı indiremeyeceksiniz.
Ezanlarımızı susturamayacaksınız, bu ülkeye diz çöktüremeyeceksiniz, bu halka boyunduruk vuramayacaksınız."