Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 29 Mart 2024

Çin'ping

TÜRKİYE yerel seçimlere giderken, YENİ ANAYASA için hazırlıklara hız verilirken, ABD ile ilişkilerde yeni sayfa açılacak gibi görünürken, Avrupa'da istihbarat örgütlerinin yönlendirmesiyle PKK'lı grupların Türkler'e saldırısı yaşanırken, Leyla Zana ve DEM'in Kandil'le iletişimi gözler önüne serilirken, hapisteki Demirtaş'ın açıklama yapıp yapmayacağı tartışılırken önemli bir ZİRVE gerçekleşiyordu! Çin'de!
Bugün gelin ABD ile ÇİN ilişkilerinden girip İSTANBUL'a, yerel seçimlere, bölgesel değişime, Kürt kartına ve YENİ ANAYASA'ya uzanalım... Takip edenler bilecektir, rasyonel olarak yakın geçmişe baktığım ve ilişkinin formatını değerlendirdiğim zaman ÇİN'in ABD'nin rakibi olamayacağını gördüm. Ve bunu defalarca paylaştım. Bu konuda da yalnız sayılabilirdim. Çünkü ÇİN YABANCI YATIRIM ile yani ABD'nin gücüyle DEV haline gelen bir büyük oyuncuydu.
Zor da olsa "ABD gerek duyduğunda bu gücünü alabilir" teorisine sadık kalıyordum.
Geçtiğimiz günlerde bir iftar programında gelen bir soruya "Çin reform yapmazsa işi çok zor. Hukuksal alanda değişim şart. Yoksa bırakın büyük olmayı çok kötü günler kapısında..." şeklinde cevap verdim.
Aradan birkaç gün geçti. Çin Lideri Şi Cinping, ABD'li birçok şirket yöneticisiyle bir araya geldi. BASINA TAMAMEN KAPALI ŞEKİLDE...
ABD ile ilişkilerini istikrarlı bir zeminde tutmaya çalışan Devlet Başkanı Şi Cinping, Pekin'de aralarında Blackstone yöneticilerinden Stephen Schwarzman ve Qualcomm'un önemli ismi Cristiano Amon'un da bulunduğu bir grup Amerikalı iş dünyası lideriyle bir araya geldi.
Şi Cinping zirvede "Washington ile Pekin'in ayrışmasına gerek yok. Amerikan markalarının Çin'e yatırım yapması şart..." dedi.
Cinping toplantıda, "Çin'in reformları durmayacak. Ülke birinci sınıf bir iş ortamı oluşturmak için önemli tedbirler planlıyor" ifadelerini kullandı. Tamamı erkeklerden oluşan toplantıya katılanlar arasında FedEx CEO'su Raj Subramaniam, sigorta şirketi Chubb CEO'su Evan Greenberg, ABDÇin İlişkileri Ulusal Komitesi Başkanı Stephen Orlins, ABD-Çin İş Konseyi Başkanı Craig Allen ve Bloomberg Başkanı Mark Carney de bulunuyordu. ABD'li patronlar ve CEO'lar da "Washington ile yaşanan gerginlikler, sallantılı ekonomik toparlanma ve danışmanlık firmalarına yapılan baskınlar yatırımcıların hevesini kırıyor" cevabını verdi. YÜZDE 10 büyüme ile yıllarca tüm zamanların rekorunu kıran ÇİN'in şimdilerde YÜZDE 5 bile büyüme gerçekleştiremeyeceği düşünülmekteydi. Toplantıdaki ABD'liler de bu fikre sahipti!
Yani CİNPİNG kötü gidişatı durdurmak için ABD ile yan yana gelmek istiyor iddiasından vazgeçtiğini söylüyordu. Hatta "HUKUKSAL DEĞİŞİM
GELİYOR" diyerek iftarda söylediklerimi tekrar ediyordu...
Bu yetecek mi? Sanmıyorum.
Bizler kendi mahallemizle ilgilenirken BÜYÜK OYUNCULAR dünya haritasını önüne alıp öyle tartışıyordu. Bunu bildiğim için de Kuzey Irak'a da Suriye'ye de Ortadoğu ve Afrika'ya da KÜRESEL MÜCADELE VEREN TARAFLARIN gözlüğüyle bakmaya çabalıyordum. Genel ya da yerel seçimlere de DEM'e de CHP'ye de KANDİL'e de Demirtaşlar'a da Leyla Zana'ya da Kılıçdaroğlu ve Akşener'e de "dünyada kime hangi güce karşı geliyor, kiminle daha uyumlu" diye bakıyordum.
ABD ile ÇİN'in kurduğu masada iki sandalye olsa da arkalarında çok sayıda ülke, odak, güç vardı!
Bunları sınıflandırıp buralara kadar taşımak zor değildi. Siyaseti de buradan okumak daha sağlıklı daha kolaydı.
Biden döneminde Başkan Erdoğan'ın Beyaz Saray ile arası hiç olmadığı kadar eksik ve kopuktu. Şimdi işler yoluna girer gibi olunca MAYIS'ta Washington'da zirve olacaktı. İçeriğini bilmesem de konu kesinlikle BÖLGESEL DEĞİŞİME GELECEKTİ.
ABD buraları bırakıp çıkacaktı.
Ancak bölgenin kontrolünün AVRUPA'ya ya da İran'a dolayısıyla ÇİN'e geçmesini istemezdi! Tek seçenek Türkiye'ydi! Başkan Erdoğan da mayıs seçimlerinden sonra yerel seçimlerden de zaferle çıkarak YENİ ANAYASA için start vermek niyetindeydi. Yeni ANAYASA özelikle KÜRT TANIMI için tartışmaları beraberinde getirirdi. ÜLKE İÇİNDEKİ DERİN GÜÇLER buna sıcak bakmazdı. Bu gerginlik alanıydı. Aynı şekilde ABD'yi karşıya almadan bölgesel sorunları çözmek AVRUPA'nın asla ve kat'a işine gelmezdi. İstemezlerdi. Bunun da işaretini birkaç gündür sokaklarında PKK'lı grupları TÜRKLER'e saldırtarak göstermekteydiler. Yani Ankara'ya "Burada TÜRK-KÜRT SAVAŞI çıkartır bunu topraklarınıza yollarız" diyorlardı. Adı konulmamış bir tehdit vardı! Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasındaki gerilimin nedeni de buydu! Hatta YARGITAY seçimlerindeki krizin de...
Mehmet Akarca Yargıtay Başkanlığı'na 24 Mart 2020'de seçildi, dört yıllık görev süresi pazar günü itibarıyla doldu.
Yeni başkanı belirlemek için Yargıtay'da pazartesi günü sandık kuruldu ve Yargıtay üyeleri sandık başına gitti.
Seçimin ilk dokuz turunda hiçbir adayın, 348 Yargıtay üyesinin salt çoğunluğu olan en az 175 oyu alamaması üzerine dün, onuncu tur oylama yapıldı. Oylama sonucu Yargıtay Başkanı Akarca 120, 3. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Kerkez ise 138 oy aldı. 71 GEÇERSİZ oy kullanıldı! Beli ki pazarlıklar sürmekteydi...
Demirtaş'ın mektubunun okunup okunmayacağı da DEM'in tepkiyle buna izin vermemesi de Kandil'in son sözü söylemesi de ABD'nin kontrol ettiği Suriye'nin kuzeyindeki YPG bölgesinden siyasi çıkış gelmemesi de TÜRKİYE'nin oynayacağı bölgesel ROL içindi! KANDİL ile DEM'in sessiz kalıp CHP'ye desteklerini sunarak başka bir yolu tercih ettikleri, İstanbul'da AK PARTİ'den uzak düştükleri aşikardı.
AVRUPA-KANDİL-DEM-CHP ve diğer bileşenler, ABD ile orta yol bulup bölgede gücünü artıracak olan, YENİ ANAYASA ile yeni sayfa açacak olan TÜRKİYE'ye karşıydı. Aslında bu mücadelenin görünmeyen en büyük en etkili en can alıcı kısmıydı... Kitleler görmese de olan buydu...