Tarihi 7 Mayıs 2024

Vicdan!

HANGİ babayla konuşsam çocuğunun geleceğinden endişe ediyor. Eğitimde parası olanın avantajlı durumda olduğu bir sistemde en kötü dershanenin fiyatı bile el yakıyor.
"Hep dertleri yazıyorsunuz" diyor eski okuyucularımdan biri.
"Gül bahçelerindeki ayak izlerimi de yazıyorum" diyorum.
Mahzun mahzun bakıyor!

***

Hangi markete girsem fiyatlar bir hafta öncesini sollamış, düşlerimiz bile denetleme altındayken buraların başıboşluğuna şaşırıyorum.
Marketlerin fiyatları artırmak için sudan sebepleri var da insanların haykırışlarının hiçbir hükmü yok.
Kimileri "çok karamsarsınız" diyor.
Kimileri de "insanların kanını emen bu ahlaksız tüccarları yazmaktan asla vazgeçme" diyor.
Ne yani, sabah işine gidip akşam evine işsiz dönen ve bu şartlar altında bile onurundan ödün vermeyen namuslu babaları, haram yiyerek kasalarının hacmini genişleten ahlaksız zenginlere mi değişeceğim?

***

Çok şeylerimizi kaybettik en çok da sorgulama gücümüzü!
Sosyal terbiyenin değerli olduğu yıllarda topluma ışık tutan tiyatro sanatçıları, şarkıcılar ve film artistleri vardı. Televizyon dizilerinde güzelim Türkçe katledildi, kirleri bile para eden şöhretler görgüsüzlüğü bilinçaltına yükledi, Yeşilçam filmlerindeki ahlaki savunma yeni sinemada ahlaksız saldırıya dönüştü.
Lüks mekanlarda gerçek hayattan esinlenmiş yalan hikayeler!
Ne yani, otobüs duraklarındaki kızların verdiği onurlu mücadeleyi, şimdi aptal zenginlerden nafakayla kafa koparan magazin ünlülerine mi değişeceğim?

***

Bir meslek elden gitti!
Nereden geldikleri belli olmayan adamlara kadınlara "büyük gazeteci, bulunmaz yorumcu" etiketleri yapıştırıldı da herkes "o biçim" yolunu buldu.
USA patentli Siyonist tarikatların ülkemizdeki beslemeleri her şeyi kılıfına uydururken görgüsüzlük bu mesleğin gururlu rozeti oldu.
Ne yani, emeklerine saygı duyduğum kıt kanaat yaşayan onurlu gazetecileri, şimdi milyon dolarlık villalarda oturan sistemin uşaklarına mı değişeceğim?

***

Hayatta hepimizin istediği bir şeyler olmalıydı. Geleceğe isyan edenler için geçmişe iltica hakkı mesela! Dün mazinin sokaklarında gezinirken, darbeci Amerikan sisteminin katlettiği 6 Mayıs'ın "darağacındaki 3 fidanına" selam yolladım.
Duvara "Kahrolsun Amerika" yazdım. Ne yani, okudukları kitaplar için bile yıllarca hapis yatan delikanlılara duyduğum saygıyı, şimdi yasaların koruduğu kabadayılara mı değişeceğim?

***

Not: En büyük güvencemiz insanların vicdanına olan inancıdır.

MUTLULUK TAKVİMİ
Güvercinlere yem at.
Camların temiz olsun.
Sokaktaki kadından çiçek al.
Randevunda dakik ol.

Özgürlük tutkusu
Sarar herkesi
Uyuyan kalplerin
Uyandığı gün
Sokaklara sığmaz
İsyanın sesi
Bıçağın kemiğe

Dayandığı gün
Sabırlar tükenir
Gün gelir elbet
Yumruklar sıkılır
An gelir elbet
Bizim de sesimiz
Duyulur elbet
Bıçağın kemiğe
Dayandığı gün
Hakkı YALÇIN

Güzel insanları hatırlamak yüreklerde harika bir tat bırakır.

Korku!
Zengin bir iş insanının kurduğu cümle; "eskiden yoksuldum uçağa binerken korkmazdım. Şimdi çocuklarımla uçağa binmekten korkuyorum." Haram kazancının çocuklarından çıkmasından korkuyordu besbelli, toplu ölümlerden. Haram kana çabuk karışır ama hayatta anlamını kaybetmeyen anlamlı gerçeği de miras bırakır. Korkuyu.
İnsanın içine yerleşen korkunun kira ödemesine bile gerek yoktur, o yüzden ömrü billah oturur.